Quantcast
Channel: Girişim Haber - Bilim / Teknoloji
Viewing all 87 articles
Browse latest View live

Teknoloji Girişimcileri, Türkiye'nin İlk Teknoloji Transfer Fonu Kuruldu!

$
0
0

Katma değeri yüksek, teknoloji tabanlı girişimlerin kısa sürede yüksek karlılığa ulaşacak biçimde ticarileştirilebilmesi için toplam 30 milyon euro tutarındaki Türkiye'nin ilk teknoloji transfer fonu, Diffusion Capital Partners (DCP) yönetiminde faaliyete geçirildi.

Avrupa Yatırım Fonu'nun (EIF) ana yatırımcısı olduğu veİTÜ ARI Teknokent, Teknopark İstanbul, Bilkent Üniversitesi Cyberpark, İstanbul Şehir Üniversitesi TTO ve Sabancı Üniversitesi'nin katkılarıyla oluşturulan fon sayesinde, DCP yıl sonuna kadar 15, 2017 sonuna kadar farklı ölçekteki yaklaşık 45 teknoloji girişimine, 50-60 bin eurodan 1,5-2 milyon euroya kadar yatırım yapacak. Fonun toplam tutarı 30 milyon euro olacak.

Fonun Türkiye'de faaliyete geçişiyle ilgili düzenlenen toplantıda konuşan DCP Yönetici Ortağı Haluk Zontul, nisan ayından bu yana 90 civarında teknoloji girişimi incelediklerini, bunlardan dördüne yatırım için teklif verdiklerini söyledi.

Fikri mülkiyet potansiyeli yüksek ileri teknoloji fikirlerine girişime dönüşmeden önceki erken evreden başlayarak yatırım yapabildiklerini belirten Zontul, "EIF'in ana yatırımcısı olduğu bu fon, Türkiye'nin ilk teknoloji transfer fonu olmakla birlikte Türkiye'deki üniversitelerden beş kurumsal yatırımcısı olan tek girişim sermayesi fonu olma özelliği taşıyor." dedi.

EIF Proje Yöneticisi Özlem Çotuk, Avrupa Yatırım Bankası'nın ana hissedarı bulunduğu EIF'in risk finansmanı yoluyla teknolojik girişimler ve KOBİ'lere destek olduğunu ve bunun için girişim sermayesi fonlarını desteklediklerini anlattı.

"İkinci Bir Fon da Kurulacak"

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Programı (IPA) kapsamında Bölgesel Rekabet Edebilirlik Fonu'ndan Türkiye için toplam 50 milyon avroluk kaynak ayrıldığı bilgisini veren Çotuk, "DCP ilk fon yöneticisi kuruluş oldu. İkinci bir fon kurulup yönetilmesi konusunda da süreç devam ediyor" diye konuştu.

Fonun kurumsal yatırımcılarından İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet KaracaİTÜ ARI Teknokent'in bu tür oluşumları desteklemesinin ikinci faza geçişte önemli bir katkı sağlayacağına inandıklarını ifade etti.

Teknopark İstanbul Genel Müdürü İsmail Arı da bugüne kadar kurulmuş en büyük fon olması ve güçlü kurumsal yatırımcılarla deneyimli yönetimi nedeniyle fona katıldıklarını dile getirdi.

Bilkent Cyberpark TTO Yöneticisi Faruk İnaltekin, "Türkiye'de son yıllarda girişim sermayesi fonları ve melek yatırımcı ağlarıyla destek seçenekleri çoğaldı. Bilişim ve IT, geri dönüşü en hızlı alanlar olduğu için popüler görünmekle birlikte, DCP fonunun nano teknoloji, biyo teknoloji gibi alanlara da yönelmiş olması bizim için değerli." dedi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ademoğlu da KOBİ'lere ve girişimcilere en uygun yaklaşımla onları ekosisteme dahil edebilmeyi amaçladıklarını söyledi.

Sabancı Üniversitesi Genel Sekreteri Haluk Bal ise "Yunanistan iyi bir ders olmalı. Deniz ve kum yetmiyor. Turizm rezervasyonları yazılımlarını geliştiren yazılım firmaları otellerden daha karlı olunca, Yunanistan bu duruma düştü. Biz de ya bu gelişimi sağlayacağız ya da lig düşeceğiz." yorumunu yaptı.

Hedef Küresel Pazara Rekabetçi Teknolojiler Sunabilmek

Merkezi Amsterdam bulunan teknoloji transferi hızlandırıcı ve tohum sermaye fonu, Türkiye'de dinamik, yenilikçi, üretken, yüksek büyüme potansiyeline sahip olan ama yatırım ve büyümenin gerçekleştirilmesi için gerekli finansal kaynakların sağlanmasında sıkıntı çeken vizyon sahibi teknoloji girişimcilerinin ihtiyaçlarını karşılayarak onlara ivme kazandırmayı hedefliyor.

Girişim şirketleri ve üniversitelerin fikri mülkiyet temelli araştırma çıktılarına yatırım amacıyla kurulan fon, üniversite ve araştırma merkezlerindeki yatırım fırsatlarının ticarileşmesine odaklanacak.

DCP, yeni geliştirilen ve pazarda hızlı büyüme potansiyeli gösteren teknolojileri erken aşamada destekleyerek, teknoloji transferi pazarının hareketlenmesine ve bu teknolojilerin yüksek katma değerinin ülke ekonomisine kazandırılmasına katkı sağlamayı amaçlıyor.

Türkiye'de bu amaçla bağımsız yatırımcılar tarafından kurulup yönetilen ilk fon olma özelliği taşıyan DCP, EIF ağırlıklı olan kaynağı, küresel pazara Türkiye'den rekabetçi teknolojiler sunabilmek için değerlendirmeyi hedefliyor.

Bu doğrultuda, fikri mülkiyet temelli ve yeni kurulan girişimler (start-up), üniversite kaynaklı bilgi ve araştırmaların ticarileştirilmesi amacıyla kurulan girişim şirketleri (spin-off) ve Ar-Ge temelli KOBİ'leri tarayan ve gelen başvuruları değerlendiren DCP, pazara erişim ve karlılık potansiyeli yüksek yeni teknolojilere sağlayacağı yatırımla onlara küresel teknoloji şirketlerine dönüşme fırsatı sağlamış olacak.

DCP'nin yatırım hedefinde biyo-teknoloji, biyo-medikal, çevre ve tarım teknolojileri, nano-teknoloji, robotik, mekatronik ve iletişim teknolojileri gibi yüksek katma değer yaratacak teknoloji alanları öncelikli olarak yer alacak.

Türkiye'nin ilk teknoloji transfer fonu ve DCP hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.dcp.vc web adresini ziyaret edebilirsiniz.

AA kaynaklı haberimizi teknoloji tabanlı girişimlerini faaliyete geçirmek isteyen girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


Akıllı Ev Sistemleri Girişimi Ingenious, Cannes’da Finale Kaldı!

$
0
0

İTÜ ARI Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren ve başarılı “start-up”lara gelişimlerini hızlandırıcı destekler sağlayan “ITU GATE Uluslararası Hızlandırma Programı” kapsamında geçen yıl ABD’deki yatırımcılarla buluşma hakkı kazanan 8 firmadan biri olan Ingenious, yeni bir başarıya daha imza attı.

Ingenious, yaratıcı iletişim alanında dünyanın en önemli festivallerinden biri olan Cannes Lions bünyesinde teknoloji ve inovasyonu birleştiren girişimlerin ödüllendirildiği Start-up Academy’de finale kalan 10 girişim arasında yer almaya hak kazandı.

2013 yılında kurulan ve tak-çalıştır akıllı ev sistemlerinde uzman olan Ingenious; hiçbir altyapı kurulumu yapılmasına gerek kalmadan bir evi 15 dakika içinde ‘akıllı ev’ haline getirebiliyor. Sistemin beyni olan IO-Box’ın üzerindeki IR vericileri sayesinde TV, ses sistemi, uydu alıcısı ve klima gibi cihazların tüm fonksiyonlar akıllı telefon ya da tablet üzerinden yönetilebiliyor. Sistem ayrıca RF vericileri sayesinde ampul-duy ve fiş-priz arasına takılan uç üniteler ile ışıklar ve kahve makinesi gibi kumandalı olmayan diğer elektronik aletlerin kontrolünü de üstlenebiliyor.

Tüm bunların yanında Ingenious’un öne çıkan bir diğer özelliği ise kullanıcı alışkanlıklarını öğrenerek, kullanılmayan cihazları otomatik olarak kapatıp, evin enerji tüketimini de optimize ediyor ve enerji tasarrufu sağlıyor.

“ITU GATE Uluslararası Hızlandırma Programı” ile Amerika’daki yatırımcılarla buluşma imkanı yakalayan firma, bugün Türkiye’nin önemli girişimcilik destek projelerinden İTÜ Çekirdek bünyesinde faaliyetlerine devam ediyor. Şirketin önümüzdeki dönemlerde, Türkiye piyasasının yanı sıra kısa vadede Avrupa ve Rusya gibi pazarlarda Ingenious’u iyi bir marka olarak konumlandırmayı, sonrasında da ABD ve diğer pazarlardaki mevcut ürünlere güçlü bir rakip olmayı hedefliyor.

“ITU GATE Uluslararası Hızlandırma Programı” ve Ingenious hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.itugate.com ve www.ingenious.ioweb adreslerini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Smartcon, Büyük Verinin Dünyaca Ünlü İsimlerini Ağırladı!

$
0
0

Analytics Center tarafından düzenlenen ve bu yıl ilk kez gerçekleştirilen iş ve teknoloji dünyasının liderlerini buluşturan büyük veri konferansı smartcon, dünyanın en önemli veri bilimcilerini İstanbul’da bir araya getirdi.

Etkinliğin açılış konuşmalarını yapan smartcon ve Analytics Center EMEA kurucularından Hamit Hamutçu ileÇağlar Göğüş, verinin modern dünyanın petrolü olduğuna ve Türkiye’nin bu alandaki fırsatları mutlaka değerlendirmesi gerektiğine dikkat çektiler.

Analytics Center tarafından düzenlenen büyük veri konferansısmartcon, iş ve teknoloji dünyasının önde gelen isimlerini İstanbul’da buluşturdu. Bu yıl ilki gerçekleştirilen ve bölgenin en geniş kapsamlı büyük veri etkinliği olan smartcon’da, dünyanın en önemli veri bilimcilerinin yanı sıra Türk iş dünyasından yöneticiler farklı başlıklarda sunumlar gerçekleştirdiler ve düzenlenen panellere katıldılar.

İki gün devam eden etkinliğin gördüğü ilgiden son derece memnun olduklarını ifade eden smartcon ve Analytics Center EMEA kurucularından Emre Yayıcı, “Etkinlik katılımcıları, ağırlıklı olarak C seviyesi yönetici profiline sahipti. Farklı sektörlerden şirketlerin smartcon’a gösterdiği ilgi, iş dünyasının büyük veri ekseninde şekillenmeye başladığını da açıkça gösterdi. Her biri kendi alanlarının önde gelen isimleri olan konuşmacıların yaptıkları sunumlar yol gösterici ve ufuk açıcı oldu. smartcon2016 için hazırlıklarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.” dedi.

Yeni Dünyanın Petrolü Veri

“Büyük veri, büyük fikirler” temalı etkinliğin açılış konuşmalarını smartcon ve Analytics Center EMEA kurucularından Hamit Hamutçu ile Çağlar Göğüş gerçekleştirdi. Konuşmasında büyük veri ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin ve bunların iş uygulamalarının etkisi çok büyük olan yeni bir dalga oluşturduğuna dikkat çeken Hamit Hamutçu, “Erken ve akıllı hareket ederek bu dalgayı arkasına alan ülkeler gelişimlerini tahmin edilemeyecek boyutlarda hızlandıracaklar. Ülke olarak bizim de her seviyede bu uygulamaları hayatımıza dahil edebilmemiz, gelişmekte olan ülkeler liginden, gelişmiş ülkeler ligine geçebilmemiz için çok büyük önem taşıyor. Veri, yeni dünyanın petrolü konumunda ve beraberinde getirdiği fırsatların mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor.” dedi.  

Türkiye Yeni Başlayan Bir Yarışın İçinde

Çağlar Göğüş ise konuşmasında dünyada endüstriyel anlamda veri analiziyle desteklenen bir devrimin başladığını belirterek,“Almanya, ABD ve Çin gibi ülkelerde bu dönüşüm devlet politikası haline getirilmiş durumda. Üretim verimliliğinden, ürün çeşitliğinin artırılmasına, lojistik planlamasından iş güvenliğine birçok anlamda analitik yetkinlikleri kullanarak endüstride bir sonraki seviyeye geçilmeye çalışılıyor. Bir üretim ülkesi olarak, Türkiye için de bu dönüşümün çok kritik olduğunu düşünüyoruz. Araştırmalara göre, veri ile ilgili alanlarda bu yıl global olarak ortaya çıkacak iş gücü ihtiyacının yalnızca üçte birinin karşılanabilecek. Bu da bize aslında yeni başlayan bir yarışın içinde olduğumuzu gösteriyor. Türkiye olarak sahip olduğumuz geniş iş gücü potansiyelini bu alana başarılı olarak kanalize edebilirsek, büyük bir fırsat elde edebilir, bu alanda söz sahibi ülkeler arasında yer alabiliriz.” diye konuştu.

smartcon’da söz alan isimlerden bazıları şöyle sıralandı: Dünya Ekonomi Forumu Büyük Veri İnisiyatifi Eş Lideri Dr. Alex Sandy Pentland, Barclays Veri Başkanı Dr. Usama Fayyad, Lithium Technologies Baş Veri Bilimcisi Dr. Michael Wu, Social Data Lab Direktörü Andreas Weigend ve KBC Group CIO Rudi Peeters.

smartcon hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.smartcon.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi büyük veri alanında faaliyet gösteren okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Teknoloji Meleği Kadın Girişimcilerin Hayalleri Projelerle Gerçekleşiyor!

$
0
0

Kadınların çalışma hayatındaki rolünün artırılması hedefiyle hayata geçirilen "Fikrim Artık İşim" ve "Teknoloji Melekleri" projeleri, kadın girişimcilerin hayallerini gerçekleştirmesini teşvik ederken, sağladığı istihdamla ekonomiye katkıda bulunuyor.

İstanbul Ticaret Odası (İTO), TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi iş birliğinde gerçekleştirilen "Teknoloji Melekleri" projesiyle, 18 - 25 yaş arası ve en az lise mezunu genç kadınlarınmobil teknolojiler sektöründe istihdam edilmesi ve girişimcilik kapasitelerinin arttırılmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor.

İTO ve TOBB'un yanı sıra Coca-Cola ortaklığıyla hazırlanan "Fikrim Artık İşim" projesiyle ise kadın girişimci adaylarının özgüvenlerinin artırılması, iş dünyasına aktif katılımlarının sağlanması ve onların ekonomik refahlarının iyileştirilmesi amaçlanıyor.

AA muhabirine, eğitim sürecinde yaşadıklarını anlatan "Fikrim Artık İşim" projesi katılımcılarından Feyza Aktulga, eğitimler sürecinde girişimciliğin gerçek anlamını kavradıklarını söyledi.

Aktulga, sadece iyi bir iş fikrinin yeterli olduğunu düşünürken, aslında planlı, programlı ve stratejik hareket edilmesi gerektiğini öğrendiklerini dile getirerek, daha önce moda tasarımcısı olarak çalıştığını ifade etti.

Eğitimlerin mesleğe bakışını değiştirdiğini anlatan Aktulga, şöyle devam etti:

"Mesleğimdeki deneyimlerimi girişimcilik eğitimiyle birleştirdim ve defile organizasyonlarına katıldım, dizilere kostüm tedariğinde bulundum. Hatice Hanım ve ekibi, eğitim sonrasında bizi hiç yalnız bırakmadı. Her türlü teknik ve bilgi desteğinin yanı sıra, kendi iletişim kanallarını bize açtı. Eğitim sonrasında Mutlu Alkan benim mentorüm oldu. Şu anda kendisinin kurucusu olduğu bir e-ticaret şirketinin yöneticiliğini yapmaktayım. Aynı zamanda markamın ilerlemesi için bu şirketin içinde benim de bir butiğim var. Ticari anlamda bir markanın nasıl yönetileceğini profesyonel bir ekiple öğreniyorum. Eğitimlerle fikir değil, o fikrin nasıl hayata geçirileceğini öğrendim. Yapabilmeyi, kendime güvenmeyi ve asla vazgeçmemeyi öğrendim."

"Her Kadının Becerebileceği Bir İş, Mutlaka Vardır"

"Fikrim Artık İşim" projesinin katılımcılarından Türkan Kanbur de Almanya'da doğup büyüdüğünü, evlendikten sonra Türkiye'ye yerleştiğini söyledi.

Kanbur, 10 yıl sonra eşinden ayrıldığını ve 2 çocuğuyla hayat mücadelesi verdiğini kaydederek, "Daha önce sekreterlik ve muhasebe elemanı olarak çalışıyordum. Projeyle tanıştıktan sonra herşey tamamen değişti." dedi.

Kendisinin, eğitime katılanlar arasından iş fikri seçilen 10 kişiden biri olduğunu belirten Kanbur, "Bayanlara özel alkolsüz karaoke kafe iş fikri ile Coca-Cola'dan 50 bin lira hibe aldım. Burada kına, doğum günü, nişan, mezuniyet, kadınlar matinesi gibi kadınlar için aklınıza gelebilecek her türlü etkinlik düzenliyoruz. Proje bitti ama Hatice hanım ile Coca-Cola çalışanları hala yanımda. Maddi ve manevi her türlü destek sağlıyor." ifadelerini kullandı.

"Fikrim Artık İşim" projesi katılımcılarından Emine Eyüboğlu ise devlet memurluğu görevi süresince emekli olduğunda Karadeniz'de ekolojik turizm alanında çalışmayı hayal ettiğini, bu projeyle hayalini gerçeğe dönüştürmeye adım attığını söyledi.

"Hem insanlara hizmet vereyim, hem hayalimi gerçekleştireyim, hem emekliliğimi doğada geçireyim istedim" diyen Eyüboğlu, şunları kaydetti:

"Eğitimler sonunda işin alfabesini öğrendim. Eğitim bittikten sonra uygulama aşamasında bocalayabiliyorsunuz. Benim hayalim için çok fazla sermaye gerekti. Emeklilik sermayemi bu işin içine koydum ancak yeterli olmadı. Bu noktada bize atanan mentorler devreye girdi ve yol gösterici oldu. Yaptığımız görüş alışverişleri sonrasında gerekli sermayeyi mesleki deneyimimi finansa dönüştürerek toparlamaya karar verdik. Şu anda İlkyardım Eğitim Merkezi'nde yönetici olarak çalışıyorum. Bu işten kazandığım ve emekli maaşımı her ay hayalim olan işe aktarıyorum. Şu anda projemin fizibilite ve inşaat çalışmaları devam ediyor. Hayalimi eninde sonunda gerçekleştireceğim. Hibe almak önemli değil. Her kadının becereceği mutlaka bir iş vardır. Bununla hayallerini gerçekleştirebilir."

"Ticarette Artık Kadınlar Ön Plana Çıktı"

"Teknoloji Melekleri" projesi katılımcılarından Ezgi Eskici, lise öğrencisiyken ticarete atılmayı hedeflediğini belirterek, öğretmenlerinin kendisini bu projeye katılması yönünde teşvik ettiğini kaydetti.

Eğitimin ardından iki aydır çalışma hayatına atıldığını, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi'nde İşletme alanında öğrenimi gördüğü bilgisini veren Eskici, "Ticaret denildiğinde erkekler ön, kadınlar arka plandaydı ama artık öyle değil. Kadınlar da ön plana çıktı. Teknolojiden uzaktım ama işin içine girince iyi yerlere geleceğime inanıyorum." diye konuştu.

Aynı projenin katılımcılarından Melek Dilara Baştaş ise üniversitede gıda teknolojisi alanında eğitim aldığını, mezun olduktan sonra uzun bir süre iş bulamadığını söyledi.

Projenin tamamlanmasının ardından bir teknoloji mağazasında istihdam edildiğini aktaran Baştaş, "Bu işe girmeden önce 10 günlük başka bir eğitim aldık. Burada da iletişim teknikleri, beden dili uzmanlığı ve satış alanında teknik bilgiler edindik. Mezun olduğum alandan çok farklı bir iş yapıyorum ama işimden çok memnunum. Teknolojinin sonu yok, size çok fazla kariyer basamağı sunuyor. Şu anda iletişim danışmanı olarak başladık ama bunun ilerisini hedefliyorum" değerlendirmesini yaptı.

"Kadınların Dinamizmi ve Pratikliği Teknolojik İlerlemede Önemli Bir Rol Oynayacak"

İTO Başkanı İbrahim Çağlar, teknolojinin sağlam ve sürdürülebilir ekonomik gelişmenin temeli olduğunu belirterek, birçok ileri teknoloji şirketinin, yüzlerce ülke ekonomisinden daha büyük ve güçlü durumda bulunduğunu kaydetti.

Bu nedenle Türkiye'nin bu konudaki girişimci yönü ve potansiyelini daha aktif bir şekilde kullanması gerektiğini vurgulayan Çağlar, "Kadınlara bu konuda büyük iş düşüyor. Onların dinamizmi ve pratikliği teknolojik ilerlemede önemli bir rol oynayacaktır. Biz İTO olarak bu konuda girişimcileri desteklemeye ve katkı sunmaya devam edeceğiz. Kadın girişimcilerin teknoloji alanındaki başarılarının ve kadın istihdamı konusunda atılan adımların meyvelerini ülkece toplayacağımıza inanıyorum" diye konuştu.

TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Komisyonuİcra Kurulu Başkanı Hatice Dinçbal Kal da girişimci ruhuna sahip kadınların istihdamının artırılmasına yönelik gerçekleştirdikleri "Fikrim Artık İşim" ve "Teknoloji Melekleri" projelerine ilişkin bilgi verdi.

"Fikrim Artık İşim" projesinde kadınlara KOSGEB aracılığıyla girişimcilik eğitimleri verdiklerini anlatan Kal, "Bu eğitimlerin sonunda 50 bin liralık hibe vardı. Ancak biz gördük ki hibe önemli değil. Kadının aldığı eğitim ve desteğin yanı sıra özgüvene kavuşması çok daha önemli. Yola beraber başladığımız arkadaşlarımızın, yolun sonunda söylediği 'Siz bize hibe verseniz de vermeseniz de biz yolumuza devam edeceğiz ve girişimci olacağız' cümlesi bizim için çok değerli. Balığı vermek değil, balığı tutmayı öğretmeyi önemsiyoruz." ifadelerini kullandı.

Kal, "Teknoloji Melekleri" projesiyle ise kadınların mobil teknoloji sektöründe faaliyet göstermelerini amaçladıklarını dile getirerek, proje sonunda katılımcılara uluslararası geçerliliğe sahip 'Teknoloji Satış Uzmanı' sertifikası verdiklerini bildirdi.

Sertifikalarını alan katılımcıların işe yerleştirildiğini aktaran Kal, sözlerini şöyle tamamladı:

"İstihdam projenin ilk ayağıydı. İkinci ayağı ise girişimcilik. Bu kapsamda KOSGEB'in girişimcilik eğitimlerine katılan 20 genç kızımızla 'Proje Pazarı' etkinliği de düzenleyeceğiz. Buradan seçilecek 2 kızımız da Silikon Vadisi'ne gidecek ve önemli yatırımcılara projelerini sunma, dünya pazarına açılma fırsatı yakalayacak. Türkiye'nin geleceği ve 2023 hedeflerine ulaşılmasının tek yolu girişimcilikten geçiyor. Türkiye'de kadın girişimcilerin sayısının 103 bini bulduğu söyleniyor. Ne zaman ki girişimci kadın sayısı 1milyonlara ulaşırsa, o zaman iyi bir yerdeyiz demektir. Silikon Vadisi'ne gidecek kızların projelerinin sağlam olması gerek."

"Teknoloji Melekleri Projesi" hakkında daha detaylı bilgi edinmek istersenizwww.teknolojimelekleri.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi kadın girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Z Kuşağı Bilişimci Çocuklardan Anne Babalara Mesaj Var!

$
0
0

Çocukların ve gençlerin teknolojide kullanıcı olmaktan bir adım öteye geçmesi,‘üretici’ olmayı öğrenmesi ve ebeveynlerin bu konuda bilgilendirilmesi amacıyla Türkiye’nin ilk Çocuklar İçin Bilişim Zirvesiİstanbul Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştiriliyor.

Zirve kapsamında ünlü Youtuber Orkun Işıtmak’ın moderatörlüğünde yapılan“21. Yüzyıl İnsanı Olmak” panelinde bir araya gelen yeni neslin dahi çocukları, dijital dünyada büyümenin nasıl bir şey olduğunu ve kendi dünyalarını anlattı.

Ailelerin tüm tepkilerine rağmen elindeki telefonu bırakmayan, bilgisayar başında kalkmayan, elinden tableti düşürmeyen ve sürekli icat çıkaran Z kuşağının ne istediğini ne hissettiğini anlamak ebeveynlerin en büyük derdi. Bilişim Zirvesi A.Ş tarafından düzenlenen Çocuklar İçin Bilişim Zirvesi ise yeni neslin dahi çocuklarına söz alma ve kendilerini anlatma fırsatı tanıdı. Zirvede konuşan çocuklar, sanılanın aksine son derece sosyal bir hayatları olduğunu ve her konuya duyarlı olduklarını söylüyor; bir önceki neslin aksine teknolojinin içine doğdukları için teknolojiye düşkünlüklerinin garip karşılanmamasını istiyor. Teknolojiyi sadece kullanan değil üreten bir nesil olduklarının anlaşılmasını, hem ailelerin hem önceki nesillerin kendilerini desteklemelerini bekliyor.

Sanıldığından Daha Fazla Duyarlıyız

Türkiye’yi muz kabuğundan bioplastik üretimi projesiyle temsil eden Elif Bilgin, en yenilikçi, uygulanabilir ve çevreci proje olarak Scientific American dergisinin verdiği“Science in Action”ödülünün sahibi. Bilgin, “Sanılanın aksine son derece sosyal bir hayatım var. Bizim kuşağımız umursamaz değil fazlasıyla duyarlı. Bizlerin teknolojiden uzaklaştırılması doğru değil; çünkü Z kuşağı olarak teknolojiden faydalanmayı çok iyi biliyoruz.” dedi.

Teknolojiye Doğduk. Teknoloji Düşkünlüğümüz Doğal Bir Seleksiyon

Panelde konuşan Arda Kafalı henüz 13 yaşında olmasına rağmen “Bilişim Hayranlığı”üzerine çalışmalar yapıyor. Arda’ya göre Z kuşağının umursamaz olarak nitelendirilmesi çok yanlış: ” Düşünme ve harekete geçme şeklimiz farklı. Merak ettiğim ne varsa kitapları karıştırmak yerine internetten o bilgiye ulaşmayı daha pratik buluyorum. Teknolojiyi hayatımın her alanında kullanıyorum”.

Almanya’da eğitim alan 14 yaşındaki Beyza Günsur bu güne kadar birçok fen projesinde yer aldı. Günsur, “Çocuklar çok erken yaşlarda teknoloji konusunda bilinçlendirilmeli. Doğru araştırmanın nasıl yapılacağını öğrenmeli. Anasınıfında basit yazılım eğitimleri ile başlayabilecek bu sürecin devamında ilkokulda lego, robot dersleri ile devam edilebilir. Bu sayede teknoloji herkes için faydalı bir araç olacaktır” dedi.

Buğra Çoşkun ise 16 yaşında ve müzik, heykel, robotik, yazılım gibi birçok farklı dalla ilgili çalışmalar yürütüyor. Teknoloji düşkünlüğünün doğal bir seleksiyon sonucu oluştuğunu savunan Çoşkun, kendi yarattığımız teknolojiye uyum sağlamamız gerektiğini söylüyor. “Teknoloji beynimizi ve düşünme tarzımızı değiştiriyor gibi algılar oluşuyor ve negatif olarak değerlendiriliyor. Fakat değişiklik kötü bir şey değil. Gelişebilmek için değişmemiz gerekiyor.”

Klişe “Dahi Çocuk” Değiliz

Türkiye’deki ilk TSA (Technology Student Association)öğrenci birliğini İstanbul Lisesi’nde kuran, 2013 yılında Web Tasarım kategorisinde birincilik, kısa film kategorisinde ikincilik ve ‘Masaüstü Yayıncılık’ kategorisinde üçüncülük ödülü sahibi Mustafa Doğa Doğan, şimdilerde görme engelli öğrencilerin navigasyonunu kolaylaştıracak bir mobil uygulama üzerinde çalışıyor. Doğan, “Ders çalışıyorum, kitap da okuyorum, web sitelerimi geliştiriyorum, yarışmalara katılıyorum. Bunun yanı sıra tenis oynuyorum, kısa film de çekiyorum. Klişe dahi çocuk tanımlamalarından çok uzaktayım. Teknolojiyi ufkumu genişletmek ve kendime yeni çalışma alanları üretmek için kullanıyorum.”

Haberimizi ebeveyn okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Abdi İbrahim'den 100 Milyon Dolarlık Cari Açığa Dur Girişimi: AbdiBio!

$
0
0

Bir asrı aşkın süredir öncü, cesur ve yenilikçi çalışmalarıyla insanlığa ve tıbba hizmet eden Abdi İbrahim, Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisini kuruyor.

İstanbul Esenyurt’ta 100 milyon dolarlık yatırımla gerçekleşecek AbdiBio’nun temel atma töreni; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nesrin Barut Esirtgen, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Kamil Esirtgen, Cenan Esirtgen, İbrahim Barut ve Erman Atasoy ile çok sayıda davetlinin katılımıyla 26 Haziran’da gerçekleşti.

1912 yılından bu yana tıbba ve insanlığa hizmet eden Abdi İbrahim, Türkiye’nin ihtiyacının tamamına yakınının ithalatla karşılandığı biyoteknolojik ilaçlarıüretmek için 100 milyon dolarlık bir yatırıma imza attı.

Nezih Barut: “Türk ilaç sektörünün geleceği için umut verici bir adım atıyoruz”

Törende konuşan Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Türk ilaç sektörünün geleceği için umut verici bir adım olarak nitelendirdikleri yeni tesiste, kimyasal yöntemlerle üretilen ilaçlar tarafından tedavi edilemeyen; kanser, diyabet, romatizma, merkezi sinir sistemi ve kan hastalıklarında kullanılan biyoteknolojik ilaçlarıüreteceklerini kaydetti.

Dünyada en çok kullanılan 10 ilaçtan 7’sinin biyolojik kökenli olduğunu ve dünya ilaç pazarında bir ‘biyoteknolojik devrim’in yaşandığını kaydeden Nezih Barut, “Dünya ilaç pazarındaki gelişmelere paralel olarak bugün Türkiye’de %23 seviyelerinde pazar payına sahip olan biyoteknolojik ilaçların, önümüzdeki dönemde kullanıma sunulacak yeni biyoteknolojik ürünler ile %30’ları aşması bekleniyor.” dedi.

“Biyoteknoloji alanında gerçekleştirilecek üretim ve ihracat, cari açığın da ilacı olacaktır”

Bugün Türkiye’de biyoteknolojik ürünlerin neredeyse tamamının ithal edildiğine dikkat çeken Nezih Barut, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme süreci yakalayabilmesi için sanayimizin, daha yüksek katma değer sağlayan ve ileri teknolojiye dayanan bir yapıya dönüşmesi gerekiyor. İlaç sektöründe IMS verilerine göre son 1 yılda yaklaşık 3,8 milyar dolarlık ithalat yapıldı, bu rakamın %35’lik kısmını ise biyoteknolojik ilaçlar oluşturdu. Dolayısıyla biyoteknoloji alanında gerçekleştirilecek üretim ve ihracat, ekonomimizin en önemli gündemi olan cari açığın da ilacı olacaktır”.

Ocak 2017’de tamamlanarak faaliyete geçmesi planlanan AbdiBio’da üretilecek biyoteknolojik ilaçların Türkiye’de kullanıma sunulmasının yanı sıra ihraç edilmesinin de hedeflendiğini aktaran Nezih Barut, “Üreteceğimiz biyoteknolojik ilaçları yurtdışında faaliyet gösterdiğimiz ülkelere de ihraç etmeyi planlıyoruz. Böylece ithalatın azalmasında olduğu gibi ihracatın artmasında da rol oynayarak, cari açığın düşürülmesi için çift yönlü bir katma değer yaratmak istiyoruz.” diye konuştu.

“Hücre bankasından başlayarak nihai ürüne kadar tüm üretim süreçlerini gerçekleştireceğiz”

İlaç sanayinin kendini devamlı yenilemek, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelere de en hızlı şekilde uyum sağlamak zorunda olduğuna işaret eden Nezih Barut, bu yeni alanlardan biri olan biyoteknolojide, üretim tesisinden çalışanına kadar her konunun özel bir uzmanlık gerektirdiğini söyledi.

Dünya standartlarında ve yüksek teknolojiye sahip olacak AbdiBio adlı yeni tesiste, hücre bankasından başlayarak nihai ürüne kadar tüm üretim süreçlerinin gerçekleşeceğini belirten Barut,“Sadece yüksek teknolojiye sahip dünya standartlarında bir tesis kurmuyoruz. Yetişmiş insan gücünün az olduğu bu alanda yeni uzmanlar yetiştirerek, sektörümüze ve ülkemize de katkıda bulunacağız.” dedi.

“Çıtayı her gün biraz daha yukarıya taşımanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz”

Kutsal ve sorumluluğu çok büyük bir iş yaptıklarını ve her zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ettiklerini kaydeden Nezih Barut, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Merhum dedem Eczacı Abdi İbrahim’in 1912’de Küçükmustafapaşa’da açtığı eczaneyle başlayan ve merhum babam Eczacı İbrahim Hayri Barut’la devam eden “iyileştirme” yolculuğumuzda üçüncü kuşak olarak bizler de çıtayı her gün biraz daha yukarıya taşımanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz. Çünkü doğup büyüdüğümüz bu topluma teşekkür borcumuz var. Babam her zaman “Bizim şirket olarak değerimiz, memleketimize olan katkımızla ölçülür” derdi. Biz de bu inançla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemize hizmet etmeye ve insanlara şifa dağıtmaya devam edeceğiz. Bunun için de dünyayı yakından takip ediyor ve ülkemize, insanlarımıza faydalı olmak için var gücümüzle çalışıyoruz.”

Bugün sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında insanların Abdi İbrahim’in ürettiği ilaçları kullandığını söyleyen Barut, “Kazakistan’dan Cezayir’e, Kanada’dan İngiltere’ye ihracat yaptığımız 48 ülkede insanları iyileştiriyoruz. Çalıştığımız her an dünyanın herhangi bir yerinde bir çocuğu daha gülümsettiğimizi, bir dedenin daha ağrılarını dindirdiğimizi bilmek kuşkusuz bizlere büyük bir güç veriyor. İşte bu güç ile bugün burada hayallerimizden birini daha gerçeğe dönüştürme yolunda önemli bir adım atıyoruz ve bundan büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi.

Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, gelecekte Türkiye’nin biyoteknolojik ilaçta bölgesel bir güç olacağına inandıklarını ve bu alanda yapılacak tüm yatırım ve çalışmaları gönülden desteklediklerini de sözlerine ekledi.

Cenan Esirtgen: “Biyoteknoloji, ilaç sektörüne büyük bir dinamizm kazandıracak”

Törende konuşan Abdi İbrahim Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi Cenan Esirtgen de, biyoteknolojik ilaç alanındaki yatırımların hem Türkiye hem de Türk ilaç sektörünün geleceği için son derece önemli bir adım olduğuna inandıklarını söyledi. Biyoteknolojik ürünlerin dünya ilaç sektöründe gün geçtikçe önem kazandığını kaydeden Cenan Esirtgen, “Ülke olarak henüz yolun başında olduğumuz biyoteknoloji alanında yetkinliklerimizi hızla geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye’de bilim insanları ve akademik dünya ile işbirliğinin önünü açacak olan biyoteknoloji, ilaç sektörüne de büyük bir dinamizm kazandıracaktır.” dedi.

Abdi İbrahim hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.abdiibrahim.com.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi Türk ilaç sektöründe faaliyet gösteren girişimci okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Şirket Kuran Girişimci Akademisyenlere Atamalarda Öncelik Geliyor!

$
0
0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yeni proje. Şirket kurup patent sahibi olan ve proje geliştiren akademisyenin ataması kolaylaşacak. Atamalarda sanayiyle işbirliği yapan akademisyene öncelik geliyor.

Yüksek teknoloji üretmek isteyen Türkiye, üniversitelerin yüzlerini sanayiye dönmesi için kolları sıvadı. Artık şirket kuran, patent sahibi olan ve teknoloji odaklı proje geliştiren akademisyenlerin doçentlik ataması kolaylaşacak.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıüniversitelerin sanayinin ihtiyaçlarına göre çalışması için yeni bir proje hayata geçiyor. Üniversite sanayi işbirliğini artırmak için atılacak adımlar şöyle: Her yıl Başarı Para Ödülleri verilecek. Üniversite ve sanayici ödüllendirilecek.

Şirket Kurana Doçentlik

Doçentlik atamasında bilimsel yayınlar dışında şirket kurmak, patent sahibi olmak ve sanayi ile ortak proje yürütmek gibi kriterlere bakılacak. Profesörlüğe atamada da bu alanda çalışanlara öncelik verilecek. Hocaların seminer ve konferans giderleri karşılanacak.

Patronlar Ders Verecek

Akademisyenler, teşvik priminden yararlanacak ve fazla maaş alacak. Sanayideki yüksek lisanslı ve doktoralı personel de üniversitelerde ders verecek. Kamu alımlarında üniversite-sanayi işbirliği ile üretilen ürünlere öncelik verilecek.

Seçmeli Ders: ‘Girişimcilik’

Öğrencilere, üniversitenin anlaştığı bir firmada çalışma imkanı sağlanacak. Öğrenciler, yurt dışındaki araştırma merkezlerine de gönderilecek. Makine, kalıp, tekstil, CNC programları açılacak. Girişimcilik ve proje geliştirme dersleri seçmeli olacak.

Akşam Gazetesi kaynaklı haberimizi girişimci akademisyenlerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Fikrim Var İmkanım Yok Diyen Mucitler İçin Üretim Üsleri Yolda!

$
0
0

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 7'den 70'e tüm araştırmacıların, kendi fabrikaları gibi kullanabilecekleri dijital üretim ve tasarım laboratuvarlarını kurmaya başlayacaklarını bildirdi.

Işık, "Fikrini ürüne dönüştürmek isteyen araştırmacılarımız, FabLab olarak adlandırılan bu laboratuvarlarda kendi prototiplerini geliştirecek, dünyadaki tüm buluşları görebilecek ve kendi buluşunu anında dünya pazarına sunabilecek." dedi.

Işık, Türkiye'nin en büyük zenginliğinin insan kaynağı olduğunu vurguladı. Ülkede, "ortaya yeni bir şeyler koymak" adına büyük bir potansiyel olduğunu ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediğini dile getiren Işık, şimdi bu konuda yeni bir adım daha attıklarını ifade etti.

Işık, 7'den 70'e tüm araştırmacıların, kendi fabrikaları gibi kullanabilecekleri dijital üretim ve tasarım laboratuvarlarını kurmaya başlayacaklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Fikrini ürüne dönüştürmek isteyen araştırmacılarımız, FabLab olarak adlandırılan bu laboratuvarlarda kendi prototiplerini geliştirecek, dünyadaki tüm buluşları görebilecek ve kendi buluşunu anında dünya pazarına sunabilecek. Amerika ve Avrupa başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında 400'ü aşkın sayıda olan bu laboratuvarlar, girişimcilerimiz için önemli bir fırsat olacak. Küresel FabLab ağına üye olacak bu yapılar, herkesin erişimine açık olacak. Söz konusu laboratuvarlar, hem yerel girişimcilerimizin uluslararası buluş ve icatlara erişimini sağlayacak hem de uluslararası araştırmacıları ağ yoluyla ülkemizdeki araştırmacılarla işbirliği yapmaya teşvik edecek."

 "İlk Etapta Bilim Merkezlerinde Kurulacak"

İlköğretimden üniversiteye kadar tüm öğrenciler ile yenilikçi ve yaratıcı yeteneği olan tüm girişimci ve araştırmacıların yararlanabileceği laboratuvarların, ilk etapta bilim merkezlerinde kurulmaya başlanacağını anlatan Işık, sonraki aşamalarda ise laboratuvarların üniversitelerde, organize sanayi bölgelerinde ve teknoloji geliştirme bölgelerinde yaygınlaştırılacağı bilgisini verdi.

Bakan Işık, bu laboratuvarlarla sayısı şu an üç olan ancak tüm illerde açılması planlanan bilim merkezlerinin daha büyük bir cazibe merkezi haline geleceğini bildirdi.

 "Günler, Aylar Süren Bilgi Paylaşımı Anlık Hale Gelecek"

FabLab'ların kurulmasıyla, buralarda geliştirilen ürünlerin ticarileşmesinin hızlanacağını, tasarım yazılımlarına ve üretim süreçlerine erişimin etkin hale geleceğini aktaran Işık, üç boyutlu yazılım ile de üretim teknolojilerinin Türkiye'de gelişiminin sağlanacağını söyledi.

Laboratuvarlardaki ağ sayesinde araştırmacıların, ilgilendikleri alanla ilgili dünyadaki diğer çalışmaları anında görebileceğini anlatan Işık, "Şu anda günler, aylar süren bilgi paylaşımı da anlık hale gelecek. Diyelim ki bir araştırmacımız, bir ürün yapmak istiyor ama o ürünü veya benzerini dünyada başka biri yapmış. Araştırmacımız, o kişiden onay alması halinde, yapılan ürün anında bu merkezlerimizdeki 3 boyutlu yazıcılardan çıkarılacak. Bu sayede araştırmacımız, çalışmalarını çok daha nesnel bir zeminde ve çok daha hızlı yapabilecek." diye konuştu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, FabLab'ların tıptan mühendisliğe, mimarlıktan sanat tasarımına, enerji ve çevre çözümlerinden akıllı şehir sistemlerine, sağlıktan emniyet ve güvenliğe kadar birçok alanda kullanılabileceğini sözlerine ekledi.

FabLab hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz en.wikipedia.org/wiki/Fab_lab web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


100 Bin € Ödüllü 4. Elektrokimya Bilim Ödülü Sizi Bekliyor!

$
0
0

Doğal bilimler ve mühendislik bilimleri alanındaki çalışmaları desteklemek ve yüksek kapasiteli enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla BASF ve Volkswagen tarafından düzenlenen “4. Elektrokimya Bilim Ödülü” sahiplerini arıyor. Son başvuru tarihi 24 Temmuz 2015.

BASF ve Volkswagen tarafından düzenlenen “4. Elektrokimya Bilim Ödülü” yarışması kapsamında birinciye 50 bin Avro, toplamda ise 100 bin Avro para ödülü dağıtılacak.

BASF ve Volkswagen'in ortaklaşa düzenlediği "Elektrokimya Bilim Ödülü" dördüncü kez düzenleniyor. "Elektrokimya Bilim Ödülü", doğal bilimler ve mühendislik bilimleri alanında tüm dünyadaki çalışmaları destekliyor ve yüksek kapasiteli enerji depolama sistemlerinin geliştirilmesi için teşvik sağlamayı hedefliyor. Global akademik araştırma topluluğu içerisinde yer alan bilim insanlarının katılımını hedefleyen Bilim Ödülü’nde toplam 100 bin Avro para ödülü verilecek.

Değerlendirmeler BASF ve Volkswagen uzmanları ve akademik çevre temsilcilerinden oluşan bir jüri tarafından  yapılacak. Ödül töreni ise; 28 Ekim 2015 tarihinde Japonya'nın Tokyoşehrinde gerçekleştirilecek.

Unutmayın, “4. Elektrokimya Bilim Ödülü” yarışmasının son başvuru tarihi24 Temmuz 2015.

“4. Elektrokimya Bilim Ödülü” yarışması hakkında daha detalı bilgi edinmek ve başvuruda bulunmak isterseniz www.science-award.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi doğal bilimler veya mühendislik bilimleri alanında çalışmalar yapan okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

"Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı" Yayımlandı

$
0
0

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nca hazırlanan, 6 hedef altında 85 eylemden oluşan 2015-2018 yıllarına ilişkin "Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (VSEP)" yayımlandı.

Yüksek Planlama Kurulunun, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca hazırlanan "Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planının (2015-2018)" kabulüne ilişkin kararı Resmi Gazete'de yer aldı.

Buna göre, VSEP, Türkiye'nin son 10 yılda gösterdiği ekonomik büyüme performansının sürdürülebilir kılınmasını ve yüksek katma değerli, yüksek teknolojili üretime dayalı sanayi yapısına dönüşümü yönlendirmeyi amaçlıyor.

Sanayinin verimlilik temelli yapısal dönüşümünü hızlandırma temel amacı doğrultusunda genel strateji çerçevesi oluşturularak, öncelikler ve dönüşüm alanları belirlenerek, başvurulacak başlıca politika araçları tanımlandı. Bu çerçevede, 6 hedef altında 85 eylemden oluşan eylem planı hazırlandı.

VSEP verimlilik alanındaki gelişmelerin veri ve analizler yoluyla değerlendirilmesi ve toplulaştırılması amacıyla,

  • "İstihdam ve İşgücü Verimliliği",
  • "Yatırım Ortamı ve Sermaye Verimliliği",
  • "Sanayinin Fiziksel Gelişimi",
  • "Sürdürülebilir Üretim",
  • "Ar-Ge ve Teknoloji",
  • "Eğitim".

olmak üzere 6 durum analizi raporuyla desteklendi.

VSEP’in hedefleri şöyle belirlendi:

  • Verimlilikle ilgili alanlarda politika oluşturma süreçlerini geliştirmek ve izlenebilirliği artırmak.
  • Eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumu güçlendirmek ve işgücü verimliliğini artırmak.
  • İş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tedbirlerle sermaye verimliliği oranlarını yükseltmek.
  • Sanayide sürdürülebilir üretim altyapısına dönüşüm sürecinde uygulama ve teknolojileri yaygınlaştırmak.
  • Üretimin mekansal organizasyonuyla elde edilen faydayı artırmak, bu doğrultuda bölgesel ve sektörel güç birlikleri oluşturmak.
  • Başta KOBİ'ler olmak üzere firmaların teknolojik donanımlarını, kurumsallaşma, verimlilik uygulama ve Ar-Ge kapasitelerini güçlendirmek."

İstihdama Yönelik Teşvikler Çeşitlendirilecek

VSEP kapsamında, eğitim-istihdam bağlantısı güçlendirilecek, Türkiye Yeterlilik Çerçevesinin yapılandırılmasına yönelik çalışmalar tamamlanacak, eğitim programları meslek standartları doğrultusunda güncellenecek. İlk ve ortaöğretimde fen ve matematik müfredatı, Türkiye Yeterlilik Çerçevesi doğrultusunda yenilenecek. Mühendislik ve fen bilimleri lisans programlarına yönelik Kalite Güvence Sistemi oluşturulacak. KOBİ'lerde teknik personelin donanım ve becerilerini artırmaya yönelik ülke ölçeğinde bir program oluşturulacak.

Kadınların işgücüne katılım düzeyini artırmaya yönelik Türkiye’ye özgü bir model oluşturulup uygulamaya konacak. İstihdama yönelik teşvikler çeşitlendirilecek. Sanayi bölgelerinde kadınlar üzerindeki çocuk bakımı yükünün azaltılmasına yönelik olarak başlatılan uygulamalar ülke genelinde yaygınlaştırılacak.

Bölgesel ve Sektörel Verimlilik Gelişim Haritası Oluşturulacak

  • Verimlilik alanındaki sorunların sanayi sektörleri ve bölgeler özelinde farklılaşma ve yoğunlaşma düzeylerini belirleyen, saha araştırma ve gözlemlerine dayalı bir araştırma ve analiz çalışması yürütülecek. Türkiye Bölgesel ve Sektörel Verimlilik Gelişim Haritası oluşturulacak.
  • Teşvik ve finansal destek olanakları güçlendirilecek, desteklerin etkilerinin izlenmesine yönelik bir mekanizma oluşturulacaktır. Sektörler, alt sektörler ve bölgeler düzeyinde sermaye verimliliğini izlemeye olanak sağlayacak şekilde, sermaye stoku sayımları ve tahminleri yapılacak, bu doğrultuda sermaye verimliliği istatistikleri yayımlanacak.
  • Türkiye Yatırım Potansiyeli Bilgi Bankası oluşturulacak. Yatırıma uygun arazilerin sorgulanabilmesi imkan tanıyacak şekilde, kurumların güncel verilerini kullanan internet tabanlı bir sorgulama arayüzü hazırlanarak pilot illerde kullanıma açılacak.
  • Sanayi işletmelerinin eğitim ve danışmanlık ihtiyaçlarının sistematik bir biçimde izlenmesine ve giderilmesine, verimlilik alanındaki bilimsel ve teknik kapasitenin uygulamalı eğitimler ve model fabrika gibi uygulamalarla güçlendirilmesine, bilimsel yayın ve etkinliklerin niteliğinin yükseltilmesine ve bu kapsamda üniversite-sanayi-kamu arası ortak iş yapabilme kabiliyetinin artırılmasına imkan sağlayacak şekilde Verimlilik Akademisi kurulacak.
  • İşletmelerin rekabet öncesi işbirliği, Ar-Ge, tedarik, atık yönetimi ve pazarlama faaliyetlerinde ortak davranmalarına olanak sağlayacak şekilde bilgi ve veri paylaşımına gidebileceği Sanayi Etkileşim Ağı (işletme sosyal ağ platformu) oluşturulacak. Katılımın gönüllü olması öngörülen ağa yönelik olarak sistem tasarımı aşamasında pilot uygulamalara başvurulacak.
  • KİT'lerde bağımsız denetim ve iç kontrol sistemi hususlarının hayata geçirilmesine yönelik mevzuat düzenlemesi yapılarak karar alma süreçleri etkinleştirilecek, KİT'lerin verimlilik ilkelerine göre faaliyet gösterme kapasiteleri artırılacak.

www.sanayi.gov.tr kaynaklı haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Dünyada 1,5 Milyon Kişi Türk Kadının Ürettiği Teknolojik Lensler İle Görüyor!

$
0
0

VSY Biotechnology, katarakt ameliyatında göze yerleştirilen göz içi lenslerini; Türkiye’nin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca onaylı ilk ve tek biyoteknoloji Ar-Ge Merkezi’nde geliştirdi.

Lensler merkezde kimyager, biyomedikal ve optik mühendisleri gibi birçok meslek dalından bilim insanlarının bir arada olduğu güçlü bir ekip ile tasarlanıyor. VSY Biotechnology’nin İstanbul’daki Tuzla ve Ataşehir fabrikalarında çalışan kadınların oranı yüzde 70. VSY’de çalışan toplam 258 kişinin ise yüzde 58’ini kadınlar oluşturuyor. Şirketin 4 Genel Müdür Yardımcısı’ndan 2’si kadın; ayrıca insan kaynaklarından, kurumsal iletişime, satış bölümlerine kadar diğer bütün birimlerinde de gerek bölüm müdürü gerekse uzmanların sayısında kadınların ağırlığı hemen fark ediliyor. VSYkadın egemen iş gücüyleTürkşirketlerine örnek teşkil ediyor.

Yaklaşık 5 yıldır Japonya’dan Almanya’ya, Brezilya’dan Filipinlere kadar 50’den fazla ülkeye ihraç edilen göz içi lensler, şimdiye kadar tüm dünyada 1,5 milyon kişiye ameliyat ile takıldı. Türkiye’de de katarakt lensi kullanan her 2 kişiden biri VSY’nin göz içi lens markalarını kullanıyor. İmplante edilen lens sayısının yüksekliğine rağmen tek bir şikâyet alınmaması üretimde kullanılan teknolojinin yanında kadın zekâsı, hassasiyeti ve konsantrasyonunun gücünü, kadın çalışanların başarısını ortaya koyuyor.

Bununla birlikte; TÜBİTAK, TTGV, TÜSİAD tarafından her yıl verilen Teknoloji Büyük Ödülü’nün 2010 yılında sahibi olan VSY Biotechnology’nin, Türkiye’de bu alanda ithalatın önünü %50 oranında kesmesi de şirketin ve kadınların başarısını destekliyor. VSY, Türkiye biyoteknoloji ihracatının yarısından fazlasını tek başına yapıyor.

Türkiye’nin yaklaşık 78 milyonluk nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmasına rağmen kadınların iş dünyasındaki yeri toplam nüfus içindeki ağırlığını yansıtmayacak şekilde düşük. TÜİK’in Hane Halkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı  %70,6 iken kadınlarda bu oran %30,7.

Avrupa Birliğiüye ülkelerine bakıldığında da Türkiye’nin kadın istihdam oranındaki düşüklüğü net bir şekilde görülebiliyor. Kadın istihdamının en düşük olduğu Yunanistan’da bile bu oran yüzde 40 seviyesinde bulunuyor; en yüksek olduğu İsveç’te ise yüzde 72,5’e çıkıyor. Kadın istihdamının toplam istihdam içindeki payı yüzde 44 olan OECD ülkelerinde de Türkiye’nin bir buçuk katı oranında kadın istihdamının gerçekleştiği görülüyor. Türkiye’de kadınların istihdam oranının artırılmasına yönelik çeşitli sosyal projeler devam ederken, bu konuda şirketlere de görevler düşüyor.

VSY’nin her kademesinde kadın çalışanların olduğunu vurgulayan VSY Biotechnology CEO’su Dr. Ercan Varlıbaş, “Bizim için olmazsa olmaz’lar olarak değerlendirilebilecek bir gerçek, kadın çalışanlarımızın kurum içindeki varlığıdır. Kadın hassasiyetine, titizliğine,  zeka ve sadıkane yaklaşımlarına güveniyoruz. VSY’nin hedeflerine bir bütün olarak tüm çalışanlarımızla birlikte ilerliyoruz. Bu yolda kadın çalışanlarımızın şirketimize katkıları yadsınamayacak kadar önem arz etmektedir.”şeklinde konuştu.

AR-GE’nin Arkasındaki Başarılı Kadın

Ar-Ge Merkezi Yöneticisi Elif Kahvecioğlu, TUBİTAK ile yapılan birçok ödüllü projenin yöneticisi. Biyoteknoloji alanında üretilmesi planlanan birçok inovatif ürün projelerini de yönetiyor. Kahvecioğlu son dönemde iş hayatındaki kadın profilinin değiştiğini, artan eğitim düzeyiyle  birlikte  kadınların işe katılım oranlarının arttığını belirterek VSY Biotechnology’de kadın egemen bir yapının oluşmasını şöyle yorumluyor:

“VSY Biotechnology’nin teknik bölümlerinde de kadınların sorumlu olduğu alanlar çoğunlukta. Biyoteknoloji alanında Ar-Ge ve üretim yapıldığından dolayı araştırma-test-analiz faaliyetleri hayli yüksek oranda gerçekleşiyor. Ar-Ge Merkezimiz’de yüksek lisans ve doktoralı çalışanlarımızdan kadınların sayısı erkeklere göre daha fazla; buna paralel olarak Ar-Ge, kalite ve ruhsatlandırma bölümlerimizi kadınların yoğun çalıştığı alanlar olarak sayabiliriz. VSY Biyoteknoloji’nin medikal alanda ürün portföyü olması, üretimde kadın iş gücü artırımına yönelik pozitif yaklaşım sağlıyor. Kadınların sahip olduğu iletişim, önsezi yetenekleri ve çoklu-görevlere erkeklere göre daha yatkın olmaları, iş hayatında başarı grafiğini yükselten etmenler arasında; bu özellikleri zorlukları aşma konusunda iş hayatında başarıya ulaşmalarına kapı açmaktadır.”

Fabrikaların lens üretiminde stratejik alanlarından biri olan Temiz Oda’da da kadın çalışanlar ağırlıkta. Bu bölümde çalışan 24 kişinin 22’si kadınlardan oluşuyor. Özel bir sistemden geçerek, özel kıyafetlerle ulaşılabilen Temiz Oda’da; lenslerin optik kalitesinin ölçülmesi, mikroskobik yüzey kontrollerinin yapılması, gerekli optik testlerinin gerçekleştirilmesi ve paketleme onayının verilmesi gibi çok yüksek hassasiyet ve titizlik gerektiren süreçler başarıyla gerçekleştiriliyor.

VSY Biyoteknoloji’nin Önemli Kademelerinde Bulunan KadınYöneticilerinden Kısa Kısa Görüşler:

-Yurtdışı Satış ve Pazarlama Kanalındaki Kadın Yönetici: Özge Altunbaş Göktekin:

VSY’nin farklı bölümlerinde 15 yıldır yönetici olarak görev alan Yurtdışı Satış Ve Pazarlama & İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Özge Altunbaş Göktekin, son 2 yıldır Yurtdışı Satış ve Pazarlama & İş Geliştirme Bölümü’nün Genel Müdür Yardımcılığı görevinde.  Her geçen gün ihracat ülkelerine yenilerinin eklendiği bu bölümün başındaki Göktekin’e kadınların başarısının nedenleri soruldu:  “Kadınlar hem doğaları gereği hem de planlı, titiz, mükemmeliyetçi yetiştirilmelerinden dolayı özellikle de toplumumuzda, küçük yaşlardan itibaren erkeklere oranla daha fazla sorumluluk alıyorlar. Hayatın pek çok aşamasında farklı görevleri aynı anda üstlenmeleri de onların organize ve planlı olmalarını sağlıyor. İş hayatında da kadınların bu özellikleri sayesinde daha başarılı olduklarını düşünüyorum.  Anaçlığın verdiği yardımseverlik, vericilik özellikleri  kadınları iş hayatında başarıya götüren bir diğer nedendir.  Şirketimizde gerek mavi gerekse de beyaz yakalı oranlarında kadınların fazla oluşunu ve başarılı kadınların çoğunluğu oluşturma nedenini buna bağlıyorum.”

-Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Saibe Karadeniz :

VSY’de 12 yıldır görev alan Saibe Karadeniz, şirkette kadın çalışanların ağırlıkta olmasını şu şekilde değerlendirdi: “VSY’de, kurumsal hizmet anlayışımız  çerçevesinde hem yönetim hem de operasyonel bölümlerde çalışan kadın sayısı, benzer uluslararası şirketlerle karşılaştırıldığında oldukça yüksek. Kadınların çalışkanlığı, titizliği ve sezgileri sayesinde kurum içindeki başarı oranını  hızlı bir şekilde artırması kadın çalışan sayısının yükselmesinde önemli bir etken. Özel ve teknolojik ürünlerimizin üretiminde önemli görevler üstlenen kadınlarımız başarıları ile ürün kalitemize değer katıyor. VSY Biyoteknoloji olarak tüm başarılı ekip arkadaşlarımızla birlikte global hedeflerimize hızla erişeceğimize inanıyorum.”

-VSY Kuurmsal İletişim & PR Müdürü Berna Özel:

VSY’de 10. yılını dolduran Kurumsal İletişim & PR Müdürü Berna Özel’in ekibinde de kadın sayısı ağırlıkta. Özel, ekibinde kadın çalışanların sayısının  fazla olmasını şöyle değerlendirdi: “Halkla ilişkiler, organizasyon planlama gibi özellikle nezaketin, inceliğin  öne çıktığı bazı meslekler kadınlara daha fazla yakıştırılıyor ve ülkemizdeki bu genel kanının bir yansıması olarak, bölümümüze daha fazla kadın çalışanın başvurduğunu söyleyebilirim. Bir bölümde bence yalnızca erkek  ya da yalnızca kadın çalışan olmamalı. Bir şirketin geleceği için pozisyonların gerektirdiği yetkinlikleri taşıyan bireylerin; sosyal, içsel, duygusal zeka gibi artılarıyla da değerlendirilmesi gerekir. Bu da kadın ve erkeklerin birarada çalıştığı bölümlerin daha başarılı olmasına olanak sağlayacaktır.”

-VSY İnsan Kaynakları Müdürü Buket Yalçın:

“Firmamızdaki tüm çalışan personelin çoğunluğu kadındır. Bu oran, kadın işgücünün şirket içindeki rolüne verdiğimiz değerin önemli bir kanıtıdır. Uluslararası arenada dünyanın en büyük şirketlerine baktığımızda da kadın işgücüne aynı şekilde büyük önem verdiklerini görüyoruz. Biyoteknoloji alanında dünyanın en büyük şirketleriyle rekabet eden ve alanında ilk 3’e girmeyi hedefleyen VSY Biyoteknoloji erkeklerin yanı sıra kadın işgücünün gerekliliğinin farkındadır.”

-VSY Biotechnology Ruhsatlandırma Müdürü Dr. Özgül Güngör Çulcu:

“VSY Biyoteknoloji’de kadın çalışan sayısı ve kilit pozisyonlardaki kadın yönetici sayısı bir hayli fazla. Bu dağılım sektörlere göre değişkenlik gösterse de Türkiye gibi erkek egemen toplumlardaki genel trend, yönetim kademelerinin erkek çalışanlarla yapılandırıldığı yönündedir. Ancak ülkemizde değişen birçok şey gibi, bu geleneksel tutum da yerini kadın çalışanların sadece operasyonel işlerde değil yönetimsel kademelerde de rol almasına bıraktı.

Geçenlerde okuduğum bir yazıda; iki çocuklu bir kadının orta ölçekli bir ülkeyi rahatlıkla yönetebilecek güçte olduğu yazıyordu. Bilimsel bir çalışma değilse de sosyolojik açıdan doğruluk payı azımsanmayacak bir görüş bana göre. VSY Biyoteknoloji’de olduğu gibi, kendi potansiyelinin farkında olan ve şans tanınan her kadın çalışanın, kendi eğitim ve yetenekleri doğrultusunda, şirketin her kademesinde başarılı olabileceğine inanıyorum.”

VSY Biotechnology hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.vsybiotechnology.com web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

5G Teknolojisinde Türk Bilim İnsanlarının Global Başarısı!

$
0
0

Tolga Dinç ve Samet Zihir isimli iki genç araştırmacı 5G ve ötesindeki kablosuz iletişim teknolojileri alanında fonksiyonellik ve güç özellikleri ile ulaşılabilecek en yüksek performansa sahip devreleri geliştirdiler.

Tolga Dinç ve Samet Zihir’in geliştirdiği bu devreler, günümüzdeki en yüksek mobil iletişim standardı 4G/LTE'nin bir sonraki adımı olan 5G teknolojisinin çalışma frekansı olacağı tahmin edilen 60GHz'de çalışmakta. Bu yüksek frekans 5G standardı ile HD kalitesindeki videoları bir saniye içinde cep telefonumuza indirebileceğiz. Ayrıca bu teknoloji ile günümüzde kullanılan çok yüksek maliyete sahip sistemler çok daha ucuz ve yüksek performanslı sistemler ile değiştirilebilecek.

Sabancı Üniversitesi Elekronik Mühendisliği mezunu araştırmacılar üzerinde çalıştıkları projeleri ile Amerika’da bu alandaki dünyanın en prestijli bilimsel konferansları olan ve Mikrodalga ve Radyo Frekansı (RF) ve milimetrik dalga entegre devreler alanındaki gelişmelerin duyurulduğu (IEEE International Microwave Symposium (IMS) /IEEE Radio Frequency Integrated Circuits (RFIC)) Radyo Frekansı Entegre Devreler Sempozyum’larında üstün başarı ödüllerini de kazandılar.

5G Teknolojisinde Çığır Açan Çalışma

Benzer frekans ve alanda birçok araştırma yapılmakta ve her grup veya kuruluş elde ettiği en yüksek değerleri duyurmakta. Samet Zihir bu alanda ulaşılabilecek en fonksiyonellikte/yoğunlukta ve en yüksek güce sahip devreyi tasarladı. Bu çalışma ile silikon teknolojisiyle tasarlanabilecek sistem büyüklüğünün ve kompleksitesinin ulaşabileceği boyutlar tüm dünyaya gösterilmiş oldu.

Tolga Dinç ise dünyanın aynı frekansta aynı anda veri alıp gönderebilen ilk çipini tasarladı. Kablosuz iletişim ders kitapları aynı anda aynı frekansta veri göndermenin imkansız olduğunu yazar. Son bir kaç yıldaki araştırmalar her ne kadar bunun mümkün olduğunu gösterse de şu ana kadar bunu başarabilen bir çip 3G/4G/LTE frekanslarında bile tasarlanamamıştı.

Şu anda Columbia University’de doktorasına devam eden Tolga Dinç ve University of California-San Diego’da doktorasına devam eden Samet Zihir, lisans ve yüksek lisans eğitimlerinde Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Yaşar Gürbüz’ün kurucusu olduğu Mikroelektronik Grubu’nda da araştırma çalışmalarını yürütmüşler.

Genç Araştırmacılar Tolga Dinç ve Samet Zihir anlatıyor:

Sabancı Üniversitesi Elekronik Mühendisliği mezunu Tolga Dinç:

"2020 yılına kadar 5G teknolojisinde kablosuz teknoloji kapasitesi ihtiyacı 1000 katına çıkacak. Son yıllardaki verilere göre özellikle multimedia uygumalarının akıllı telefonlarda ve tabletlerde yaygın kullanımı dolayısıyla kablosuz veri trafiği ve kapasiteye olan ihtiyaç her yıl 2 katına çıkmakta. Bu 2010 yılından 2020 yılına kadar, yani 4G teknolojisinden gelecek olan 5G teknolojisine kadar, kablosuz teknoloji kapasitesine olan ihtiyacın 1000 katına çıkması demek. Ayrıca daha hızlı erişime olan istek 2020'de de bitmeyecek ve her geçen yıl katlanarak devam edecek. Telekomünikasyon sektörü için bu çözülmesi gereken çok büyük bir sorun ki bunlar “grand challenge” ya da “1000 X challenge” diye isimlendiriliyor. Kapasiteyi arttırmak için hali hazırda kullanılan teknikler doygunluk noktasına ulaştığı için wireless iletişim sektöründe devrim olarak niteleyebileceğimiz yeni yöntemlerin geliştirilrmesi gerekiyor. Wireless iletişim sektöründeki bu büyük soruna çözüm olabilecek, alışılmışın dışında teknikler ve sistemler geliştirmek için çalışıyoruz."

Sabancı Üniversitesi Elekronik Mühendisliği mezunu Samet Zihir:

"Projemiz 3-4 yıl içerisinde milyonlarca insanın cebinde ve evinde kullanacağı teknolojilere katkı sağlayacak. İnsanoğlunun daha hızlı iletişime olan isteği hiç bitmiyor ve bitmeyecek. Projemizin asıl hedef bir sonraki jenerasyon cep telefonu ve baz istasyonları için kullanılması olacak. 3-4 yıl içerisinde projemizin milyonlarca insanın cebinde ve evinde kullanacağı teknolojiye bir katkısı olmasını bekliyoruz. Ayrıca devreleri tasarlarken geliştirdiğimiz tekniklerin otomotiv ve savunma sektörüne de katkısı olacağını söyleyebiliriz. Ödüllerden sonra çok güzel geri dönüşler aldık. Bir çok mobil iletişim şirketi bizimle işbirliği fırsatları için iletişime geçti."

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Google Bilim Fuarı 2015'te Türkiye'den 5 Finalist Proje Var!

$
0
0

Dünyanın dört bir yanındaki parlak beyinleri dünyayı değiştirecek fikirlerini paylaşmaya davet eden Google Bilim Fuarı 2015’te aylar süren titiz değerlendirmelerin ardından bu yılın 90 bölgesel finalisti belli oldu. Bu yılın bölgesel finalist olarak seçilen projeleri arasında Türkiye’den de beş finalist proje yer alıyor.

Bölgesel finale kalan 90 genç bilim insanı21 Eylül’de Mountain View Kaliforniya’da düzenlenecek ödül törenine katılacak 20 Global Finalist arasında yer almak için yarışacak.

Bundan beş ay önce dünya genelinde yaşları 13-18 yaşları arasında olan öğrencilerden tutkularını yansıtacak, belki başarısız olacak ama belki de dünyayı değiştirebilecek bir fikri hayata geçirmeleri ve bu fikirleri Google Bilim Fuarı kapsamında paylaşmaları istendi.

Bu süreçte dünya genelinde var olan sorunlara çözüm bulma çabasıyla; kalp hastalıklarının erken teşhisinden otomatik toprak nemlendirme sistemine kadar uzanan binlerce proje ile dünyanın her yerinden başvurular alındı.

Aylar süren titiz değerlendirmelerin ardından bu yılın 90 bölgesel finalisti belli oldu. Finale kalan bu projeler bilimsel ruh, yaratıcılık ve küresel yaklaşımlarıyla diğerleri arasından sıyrılmayı başardı.

Bu yılın bölgesel finalist olarak seçilen projeleri arasında Türkiye’den de beş finalist proje yer alıyor:

  • TED Ankara Koleji - Sema Akkurt- 'Kaçınılamaz Atıkların Doğal Antianjiojenik’lere Dönüştürülmesi
  • TED Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi - Cem Buğra Kabaoğlu- 'Yaraları İyileştiren Sprey' - Yaraların İyileştirilmesinde Mezenkimal Kök Hücre ve Epitel Doku Hücrelerinin Kullanımı
  • TED Antalya koleji - Gaye Satılmış, Alper Yılmaz- Elektrospinning Yöntemi İle Üretilen Nanomanyetit Katkılı Nanolif İle Elektromanyetik Dalgalardan Korunma Kalkanı
  • Özel Ege Lisesi - Berker Alpöz, Mustafa Emin Tos- Görme Engelliler İçin Tasarlanmış Pasif RFID Tabanlı Akıllı Sinyalizasyon ve Navigasyon Sistemi
  • Özyeğin Üniversitesi - Metehan Emlik - Küresel Olmayan Astronomik Cisimler İçin İniş Sistemi Tasarımı Projesi

Ödüller arasında Scientific American ve Google’dan 100 bin dolarlık burs ve sınıf yardımı, Galapagos Adaları’na National Geographic Gezisi, Danimarka’daki merkezinde LEGO tasarımcılarını ziyaret etme fırsatı ve Virgin Galactic’in Mojave Havacılık ve Uzay merkezindeki yeni uzay gemisi turu yer alıyor. Bu yıl ayrıca İlham veren Eğitimci Ödülü’nün yanı sıra çevre veya sağlık sorunlarına yönelik bir proje için Toplumsal Etki Ödülü de verilecek.

Unutmayın, Bölgesel finale kalan 90 genç bilim insanı21 Eylül’de Mountain View Kaliforniya’da düzenlenecek ödül törenine katılacak 20 Global Finalist arasında yer almak için yarışacak.

Google Bilim Fuarı 2015 hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.googlesciencefair.com/tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Tümleşik İletişim Pazarı 2020 Yılında 75,81 Milyar $'lık Hacme Ulaşacak!

$
0
0

Bağımsız araştırma kuruluşu Grand View’ın yaptığı araştırmaya göre, tümleşik iletişim çözümleri pazarı, 2020 yılında 75,81 milyar Dolar’a ulaşacak. “Global Unified Communication as a Service Market 2015-2019” raporunda ise tümleşik iletişim pazarının 2019’a kadar yüzde 27,5 büyüyeceği öngörülüyor.

Teknolojinin gelişimiyle birlikte iletişim de dönüşmeye başladı. Mesafeleri ortadan kaldıran ve her yeri toplantı odasına dönüştüren tümleşik iletişim çözümleri; sesi, görüntüyü, konferansları, durum bilgilerini, anlık ve sesli mesajlarla faksı, e-postaları ve mobiliteyi aynı potada birleştiriyor. Bu nedenle ölçek bağımsız her şirketin en çok tercih ettiği uygulamalar arasında yer alıyor. Çalışanlar ise ofis dışında veya sahada olsalar bile kendi aralarında, müşterilerle ve tedarikçilerle kolay bir şekilde iletişim kurup iş süreçlerini optimize edebiliyor.

Birlikte Çalışmak İçin Mesafelerin Önemi Yok

Seyahat ve konaklama maliyetlerini azaltan, ön yatırım ve işletme giderlerinden tasarruf edilmesini sağlayan tümleşik iletişim, farklı mekânlardaki çalışanların eş zamanlı görüşme ve çalışma yapabilmelerini mümkün kılıyor. Özellikle çok lokasyonlu, bölgelere yayılmış firmalar için önemli avantajlar sağlayan tümleşik iletişimle aynı odadaymışçasına aynı dosya üzerinde ve istenilen cihazla iletişim kurulabiliyor, istenilen dosya paylaşılıp üzerinde rahatlıkla çalışılabiliyor.

Yeni Nesil İletişimde Bütün Cihazlar Tek Ekranda

Yeni teknolojilere ihtiyaçları giderek artan kurumlar, iş verimliliği ve sürekliliği için yenilikçi BT altyapılarına yatırım yapıyor. İşletmeler, çeşitli tümleşik iletişim araçlarını iş kollarına entegre ederek, zenginleştirilmiş çalışma olanağı elde ediyorlar. Verimliliğin artırılması için vazgeçilmez konuma gelen tümleşik iletişim çözümleri, performans ve gelir artışı sağlamak için de yenilikler sunarken, kurumları ve çalışanların değişen iş koşullarına uyum sağlamasını da mümkün kılıyor. Kurumların ve bireylerin hayatını yakından etkileyen tümleşik iletişim pazarı her geçen yıl büyüme eğilimi gösteriyor. Bağımsız araştırma kuruluşu Grand View’ın yaptığı araştırmaya göre, tümleşik iletişim çözümleri pazarı, 2020 yılında 75,81 milyar Dolar’a ulaşacak. “Global Unified Communication as a Service Market 2015-2019” raporuna göre ise tümleşik iletişim pazarının 2019’a kadar yüzde 27,5 oranında büyümesi bekleniyor.

Seyahat Masraflarında Yüzde 30 Oranında Tasarruf

Üretkenliği artıran çözümlerin iş sürekliliği için vazgeçilmez tercihler arasında yer aldığını belirten Unify TürkiyeÜlke Müdürü Erda Tütüncüoğlu, gelecekte çalışma şekillerinin günümüze kıyasla çok farklı olacağına dikkat çekti: “Özellikle çok lokasyonlu şirketler, yatırımlarını sadece merkeze yaparak, iletişimde tasarruf ve kullanım kolaylığı elde etmeyi tercih ediyorlar. Bu tercih, azalan donanım ihtiyaçları ile birlikte, elektrik, soğutma ve sistem odası gibi gider kalemlerinde tasarrufu ve sahip olma maliyetini dikkat çekici oranda azaltıyor. İletişimin artık ses, chat, video gibi farklı kanallar kullanılarak gerçekleştirildiği günümüzde Circuit çözümümüz ile coğrafi bakımdan birbirine uzak ekiplerin yüksek seyahat masraflarını minimumda tutmalarına yardımcı oluyoruz. Aynı zamanda yüksek enerji tasarrufu sağladığı için karbon salımını da en alt seviyeye indiriyoruz. Toplantıların tümleşik iletişimin sağladığı konforla yapılması, seyahat masraflarında yüzde 30 oranında tasarrufu da beraberinde getiriyor.” dedi.

Masa Başı Çalışma Dönemi Sona Eriyor

Yenilikçi teknolojik dönüşüm eski alışkanlıkların geride bırakılmasını sağlıyor. Kurum kültüründeki değişim en çok çalışanların iş hayatında kendi cihazlarını kullanmak istemeleri ekseninde oluşuyor. BYOD (Bring Your Own Device-Kendi Cihazını Getir) eğilimi ile her yerden ve işletim sistemi bağımsız her cihazdan çalışabilmek, iletişim kurabilmek, bütün kurumların gerçeği haline gelmeye başlıyor. İnternet bağlantısı olan her yerden, akıllı cihazlarla, bilgisayarlarla çalışma eğilimi giderek ön plana çıkıyor.

İstenilen Cihazdan Çalışabilme Özgürlüğü Verimliliği %66 Oranında Artırıyor

Günümüzde hızlı ve kesintisiz iletişimin sağlanması, firmalar için çok önemli. Karmaşık ya da çağın gerisinde kalmış bir iletişim platformu, işlemleri yavaşlatarak iş kaybına yol açabiliyor. İletişim yazılım ve hizmetleri üreticisi Unify, sunduğu Circuit çözümü sayesinde, farklı networkleri, cihazları ve uygulamaları kullanımı kolay tek bir çatı altında birleştirip, iş birimlerinin zengin ve anlamlı bir iletişim deneyimi yaşamasını sağlıyor. WebRTC tabanlı Circuit, kullanıcıların bütün cihazlara tek bir ekrandan ulaşabildiği ilk platform. Circuit, kullanıcı deneyimine verilen hassasiyet göz önünde bulundurularak, iki yılı aşkın süreçte Y kuşağının da içinde olan 1.000’den fazla beta kullanıcısının geri beslemeleri dikkate alınarak tasarlandı. Unify’ın yaptığı araştırmaya göre, kullanıcı deneyimi ve alışkanlıklarında cihaz bağımsız sürekliliğinin sağlanması; çalışan verimliliğini %66, ekipler arası iletişimi %59, BT birimlerinin teknoloji yönetimini %53, veri giriş ve güvenliğini de %51 artıyor.

Haberimizi tümleşik iletişim pazarında faaliyet gösteren girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

KADEM ve TÜBİTAK'tan Girişimci Genç Kadınlara Destek!

$
0
0

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile TÜBİTAK Marmara Teknokent (MARTEK) iş birliğiyle Kadın Girişimcilik Kampı gerçekleştirilecek.

KADEM ve TÜBİTAK'tan girişimci genç kadınlara destek TÜBİTAK Marmara Teknokent ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)'in işbirliği ile gerçekleştirilecek "Kadın Girişimcilik Kampı" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın da katılımıyla tanıtıldı.

"Genç Kadınlara Bir İlham Olacağını Düşünüyorum"

TÜBİTAK Marmara Teknokent ile KADEM'in işbirliği ile gerçekleştirilecek kadın girişimcilik kampı düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtıldı. Toplantıya KADEM Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sare Aydın, KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan ile TÜBİTAK Marmara Teknokent (Martek) Genel Müdürü Orhan Çömlek katıldı.

Ekonomik kalkınma ve kadınların güçlendirilmesi amacıyla TÜBİTAK Marmara Teknokent ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) işbirliği ile 31 Ağustos - 4 Eylül tarihlerinde kadın girişimcilik kampı gerçekleştirilecek Kampa, 'Bir fikrim var' diyen kadın girişimciler katılacak. Toplantıda konulan KADEM Başkanı Aydın, "TÜBİTAK Martek ortaklığında yapacağımız bu projenin girişimci genç kadınlara bir ilham olacağını düşünüyorum" dedi.

"Bizim İçin Büyük Bir Adım"

Sümeyye Erdoğan da toplantıda projeyle ilgili bir açıklama yaparak, "TÜBİTAK ve KADEM işbirliğiyle yürüyecek bu projede kadınların ekonomik hayatta güçlenmesini sağlamış olacağız inşallah. Bizim için büyük bir adım, ülkemiz açısından da belki mütevazı ama önemli ve hayırlı bir adım olacağını düşünüyorum. Kadınlarımıza, 30 kişiye bir girişimcilik eğitimi verilmiş olacak, sadece girişimcilik değil, inovasyon ve teknoloji odaklı bir girişimcilik eğitimi olacak. Kadınlarımızın katma değer potansiyeli yüksek ve nitelikli istihdam yaratma potansiyeli yüksek girişimlerde olmasından bahsediyoruz ve bunları hayata geçirmelerinden bahsediyoruz, bu yüzden önemsiyoruz. Burada Kadın ve Demokrasi Derneği olarak bizim ana çalışma sahalarımızdan, amaçlarımızdan birisi olan kadınları güçlendirme adına aynı zamanda ülkemizin ekonomisini de canlandırma adına TÜBİTAK ile beraber çok değerli, çok hayırlı bir adım atmış bulunuyoruz." diye konuştu.

TÜBİTAK Martek ve KADEM işbirliğinde gerçekleştirilecek olan Kadın Girişimcilik Kampı ile kadınların girişimcilik yeteneklerinin arttırılması ve nitelikli istihdam oluşturma potansiyeli yüksek teşebbüslere dönüştürebilmeleri amacıyla bir çalışma başlattı. Bu amaca yönelik olarak düzenlenecek girişimcilik kampı üç aşamalı olarak gerçekleştirilecek.

Birinci aşamada Ar-Ge, bilim, teknoloji ve yenilik içeren iş fikri projelerinin başvuruları 31 Temmuz 2015 tarihine kadar kabul edilecek. İkinci aşamada hakemlerin yapacağı değerlendirme sonucunda finale kalan 30 proje seçilecek. Üçüncü aşamada ise finale kalan projeler kampa davet edilecek ve 31 Ağustos- 4 Eylül 2015 tarihleri arasında girişimciler için fikirden plana, plandan teşebbüse uzanan yolda bir platform oluşturularak beş gün boyunca eğitim, tecrübe paylaşımı ve uygulamalar yapılacak. Kamp sonrasında başarılı olan 5 projeye, 25'er bin lira destek verilecek.

Unutmayın, Ar-Ge, bilim, teknoloji ve yenilik içeren iş fikri projelerinin başvuruları 31 Temmuz 2015 tarihine kadar kabul edilecek.

Kadın Girişimcilik Kampı hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.girisimcilikkampi.org web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi ar-Ge, bilim, teknoloji veya yenilik içeren iş fikirleri olan kadın girişimcilerimiz başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.


ARDEB 1003 Programı Kapsamında 24 Yeni Çağrı Açıldı!

$
0
0

TÜBİTAK, ülkemizin öncelikli alanlarında sonuç odaklı, izlenebilir hedefleri olan, ilgili bilim/teknoloji alanlarının dinamiklerini gözeten ve ülkemizde yapılan Ar-Ge projelerini destekleyen “1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek Programı”  kapsamında 10 ana alanda 24 adet proje çağrısı açtı.

TÜBİTAK, ülkemizin öncelikli alanlarında sonuç odaklı, izlenebilir hedefleri olan, ilgili bilim/teknoloji alanlarının dinamiklerini gözeten ve ülkemizde yapılan Ar-Ge projelerini “1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek Programı” ile desteklemekte ve bu projeler arasında eşgüdüm sağlamakta. Bu bağlamda 10/07/2015 tarihi itibariyle 1003 programı kapsamında 10 ana alanda 24 adet proje çağrısı açtı.

Çağrı programındaki proje önerilerinin hem katma değeri yüksek, yaratıcı ve yenilikçi olması hem de enerji verimliliği alanında uygulama projelerine temel teşkil edecek veya uygulama projelerine girdi sağlayacak, ülkemizin mevcut enerji talebinin karşılanmasında dışa bağımlılığı azaltacak ve uluslararası düzeyde ülkemizin rekabet gücünü artıracak teknolojik ürün ve bilgi üretmeye yönelik olması hedeflenmekte.

1003 programı kapsamında yapılacak proje başvuruları için iki aşamalı başvuru sistemi uygulanacak. İlk aşama başvuruları için son başvuru tarihi 21/08/2015 olarak belirlenmiş.

Açılan Çağrı Başlıkları

“1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek Programı” hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tubitak.gov.tr/tr/destekler web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

ARDEB 1003 Programı Kapsamında 24 Yeni Çağrı Açıldı!

$
0
0

TÜBİTAK, ülkemizin öncelikli alanlarında sonuç odaklı, izlenebilir hedefleri olan, ilgili bilim/teknoloji alanlarının dinamiklerini gözeten ve ülkemizde yapılan Ar-Ge projelerini destekleyen “1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek Programı”  kapsamında 10 ana alanda 24 adet proje çağrısı açtı.

TÜBİTAK, ülkemizin öncelikli alanlarında sonuç odaklı, izlenebilir hedefleri olan, ilgili bilim/teknoloji alanlarının dinamiklerini gözeten ve ülkemizde yapılan Ar-Ge projelerini “1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek Programı” ile desteklemekte ve bu projeler arasında eşgüdüm sağlamakta. Bu bağlamda 10/07/2015 tarihi itibariyle 1003 programı kapsamında 10 ana alanda 24 adet proje çağrısı açtı.

Çağrı programındaki proje önerilerinin hem katma değeri yüksek, yaratıcı ve yenilikçi olması hem de enerji verimliliği alanında uygulama projelerine temel teşkil edecek veya uygulama projelerine girdi sağlayacak, ülkemizin mevcut enerji talebinin karşılanmasında dışa bağımlılığı azaltacak ve uluslararası düzeyde ülkemizin rekabet gücünü artıracak teknolojik ürün ve bilgi üretmeye yönelik olması hedeflenmekte.

1003 programı kapsamında yapılacak proje başvuruları için iki aşamalı başvuru sistemi uygulanacak. İlk aşama başvuruları için son başvuru tarihi 21/08/2015 olarak belirlenmiş.

Açılan Çağrı Başlıkları

“1003-Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek Programı” hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.tubitak.gov.tr/tr/destekler web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Akıllı Ev Sistemleri Girişimi Ingenious, Cannes’da Finale Kaldı!

$
0
0

İTÜ ARI Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren ve başarılı “start-up”lara gelişimlerini hızlandırıcı destekler sağlayan “ITU GATE Uluslararası Hızlandırma Programı” kapsamında geçen yıl ABD’deki yatırımcılarla buluşma hakkı kazanan 8 firmadan biri olan Ingenious, yeni bir başarıya daha imza attı.

Ingenious, yaratıcı iletişim alanında dünyanın en önemli festivallerinden biri olan Cannes Lions bünyesinde teknoloji ve inovasyonu birleştiren girişimlerin ödüllendirildiği Start-up Academy’de finale kalan 10 girişim arasında yer almaya hak kazandı.

2013 yılında kurulan ve tak-çalıştır akıllı ev sistemlerinde uzman olan Ingenious; hiçbir altyapı kurulumu yapılmasına gerek kalmadan bir evi 15 dakika içinde ‘akıllı ev’ haline getirebiliyor. Sistemin beyni olan IO-Box’ın üzerindeki IR vericileri sayesinde TV, ses sistemi, uydu alıcısı ve klima gibi cihazların tüm fonksiyonlar akıllı telefon ya da tablet üzerinden yönetilebiliyor. Sistem ayrıca RF vericileri sayesinde ampul-duy ve fiş-priz arasına takılan uç üniteler ile ışıklar ve kahve makinesi gibi kumandalı olmayan diğer elektronik aletlerin kontrolünü de üstlenebiliyor.

Tüm bunların yanında Ingenious’un öne çıkan bir diğer özelliği ise kullanıcı alışkanlıklarını öğrenerek, kullanılmayan cihazları otomatik olarak kapatıp, evin enerji tüketimini de optimize ediyor ve enerji tasarrufu sağlıyor.

“ITU GATE Uluslararası Hızlandırma Programı” ile Amerika’daki yatırımcılarla buluşma imkanı yakalayan firma, bugün Türkiye’nin önemli girişimcilik destek projelerinden İTÜ Çekirdek bünyesinde faaliyetlerine devam ediyor. Şirketin önümüzdeki dönemlerde, Türkiye piyasasının yanı sıra kısa vadede Avrupa ve Rusya gibi pazarlarda Ingenious’u iyi bir marka olarak konumlandırmayı, sonrasında da ABD ve diğer pazarlardaki mevcut ürünlere güçlü bir rakip olmayı hedefliyor.

“ITU GATE Uluslararası Hızlandırma Programı” ve Ingenious hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.itugate.com ve www.ingenious.ioweb adreslerini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

TİSK Türkiye'nin Bilim, Teknoloji ve Ar-Ge Karnesini Değerlendirdi

$
0
0

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), OECD verilerine göre Türkiye’nin bilim, teknoloji ve Ar-Ge karnesini değerlendirdi.

TİSK'in Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD),  “Bilim, Teknoloji ve Sanayi Görünümü 2014” başlıklı raporunun değerlendirildiği araştırmasına göre; Türkiye, 46 ülke arasında, Ar-Ge harcamaları, bilimsel makale yayını, patent başvurusu, inovasyon yeterliliği ve uluslararası ortak buluşlarda en alttaki 5 ülke arasında ya da sonlarda yer alıyor.

Türkiye’nin bilim, teknoloji, sanayi ve beceriler alanlarındaki küresel pozisyonunun oldukça zayıf kaldığını, rakip ülkelerin aksine Türkiye’de devletin, oyun kurucu ve finansör olarak pasif bir durumda bulunduğunu gösterdiğinin  ifade edildiği araştırmada, “bilim, teknoloji ve Ar-Ge’de ulusal hedeflerle mevcut durum arasında, diğer ülkelerin aksine büyük mesafe bulunduğu, Türkiye’nin sıçrama yapmaya ihtiyaç duyduğu” tespitine de yer verildi. TİSK araştırmasında ayrıca ülkeler yarışta öne geçebilmesi için Türkiye’nin yapması gerekenler de sıralandı.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun yeni sanayi politikaları ile gelişmiş bazı OECDülkelerindeki güncel politika eğilimlerinin örnekleriyle anlatıldığı araştırmasının tam metnini ekte bilgi değerlendirmeleriniz sunarız. OECD verilerine göre Türkiye’nin bilim, teknoloji ve Ar-Ge karnesini değerlendirdi.

TİSK'in Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD), “Bilim, Teknoloji ve Sanayi Görünümü 2014” başlıklı raporunun değerlendirildiği araştırmasına göre; Türkiye, 46 ülke arasında, Ar-Ge harcamaları, bilimsel makale yayını, patent başvurusu, inovasyon yeterliliği ve uluslararası ortak buluşlarda en alttaki 5 ülke arasında ya da sonlarda yer alıyor.

Türkiye’nin bilim, teknoloji, sanayi ve beceriler alanlarındaki küresel pozisyonunun oldukça zayıf kaldığını, rakip ülkelerin aksine Türkiye’de devletin, oyun kurucu ve finansör olarak pasif bir durumda bulunduğunu gösterdiğinin  ifade edildiği araştırmada, “bilim, teknoloji ve Ar-Ge’de ulusal hedeflerle mevcut durum arasında, diğer ülkelerin aksine büyük mesafe bulunduğu, Türkiye’nin sıçrama yapmaya ihtiyaç duyduğu” tespitine de yer verildi. TİSK araştırmasında ayrıca ülkeler yarışta öne geçebilmesi için Türkiye’nin yapması gerekenler de sıralandı.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun yeni sanayi politikaları ile gelişmiş bazı OECDülkelerindeki güncel politika eğilimlerinin örnekleriyle anlatıldığı araştırmasının tam metnini ekte bilgi değerlendirmeleriniz sunarız.

Türkiye'nin Bilim, Teknoloji ve Ar-Ge Karnesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz buradaki dökümanıinceleyebilirsiniz.

Haberimizi Bilim, Teknoloji ve Ar-Ge alanında faaliyet gösteren okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Girişimciler, XII. Teknoloji Ödülleri'nin Başvuru Süreci Uzatıldı!

$
0
0

TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından gerçekleştirilen 12’nci Teknoloji Ödülleri için başvuru süreci uzatıldı. Türkiye’nin teknoloji geliştiren ülkeler arasında yer almasını sağlamak, yenilikçi ürünlerin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla düzenlenen ve 11 yılda 872 projenin katıldığı ödüller için 14 Ağustos 2015 tarihine kadar başvuru yapılabilecek.

Türkiye’nin en prestijli ödülleri arasında yer alan “Teknoloji Ödülleri” için başvuru heyecanı tüm hızıyla sürüyor. “Türkiye Teknoloji Liderlerini Arıyor” sloganıyla 12’ncisi gerçekleştirilecek olan ödüllere bu yıl rekor başvuru bekleniyor. İlki 1998 yılında düzenlenen ve bugüne kadar toplam 872 projenin katıldığı Teknoloji Ödülleri’nin ön başvuru süreci yoğun ilgi nedeni ile 14 Ağustos 2015 tarihine kadar uzatıldı.

“Teknoloji Liderlerini Arıyoruz”

Türkiye’nin teknoloji geliştirme, yoğun küresel rekabet ortamında 2023 hedeflerine ulaşma konusunda devlet ile özel sektörün el ele vererek seferberlik başlattıklarını söyleyen XII. Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı C. Müjdat Altay, “TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD ortaklığı ile yürütülen Teknoloji Ödülleri her alanı temsil etme gücüne sahip. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer almak istiyorsak, ülke olarak bir üst lige çıkıp, her sektörden dünya devi markalar yaratmak istiyorsak Ar-Ge’de, teknolojide, inovasyonda yetkinliğimizi artırmalıyız. Kazandığımız yetkinliklerimizi sergilemenin en iyi platformu ise Teknoloji Ödülleri. 30 başvuru ile başladığımız Teknoloji Ödülleri programının bugün geldiğimiz noktada 200’e ulaşması mutluluk verici.” dedi.

Türkiye’nin teknoloji geliştiren ülkeler arasında yer alıp, yenilikçi ürünlerin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla düzenlenen ödüllerde KOBİ'den büyük ölçekli firmalara önemli geri dönüşler aldıklarını belirten Altay, şöyle devam etti: “Makine imalattan bilişime, elektrik-elektronikten metalürji, malzeme, kimya, biyoteknoloji, tarım, gıda ve çevre alanına kadar birbirinden değerli projelerle karşılaştık. Bu yıl da teknoloji liderimizi aramaya devam ediyoruz. İlk duyurumuzu gerçekleştirdiğimizden bugüne karşılaştığımız ilgi için tüm katılımcılara teşekkür ederiz. Yoğun ilgi nedeni ile 14 Ağustos 2015’e kadar bu yılki başvuruları sürdüreceğiz.”

“Rekabet Gücümüzü Ortaya Koymalıyız”

Türkiye genelinde Ar-Ge alanında çalışmalar düzenleyen şirketlere yönelik bilinçlendirme çalışmalarının da eş zamanlı olarak sürdürüldüğüne değinen Altay, "Ülkemizin geleceğine yatırım yapan yetenekli şirketleri kamuoyuyla paylaşmayı, başarı hikayelerini gündeme taşımayı, hayallerinde sınır tanımayan şirketleri dün olduğu gibi bugün de desteklemeyi sürdüreceğiz. Geçmişte sadece hayal olan, ancak bugün hayatımıza giren teknolojileri geliştiren kişi ve şirketler Türkiye ekonomisi ile dünya liginde ülkemizi daha güçlü bir konuma taşıyacak. Bu yıl bir rekora imza atmayı, 200 başvurunun üstüne ulaşmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

2014 yılında 242 milyar dolarlık toplam ithalatın yaklaşık 180 milyar dolarlık kısmının imalat sanayi ürünlerinden oluştuğunu hatırlatan Müjdat Altay sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ar-Ge’ye ayrılan payın yüzde 2.5 olduğunu varsayarsak yurtdışında yapılan Ar-Ge’yi 3 milyar dolar ile desteklediğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu trendi, tersine çevirmek zorundayız. Daha çok kaynak ayırmalıyız. 2023 yılında Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya oranının %3’e ulaşmasını hepimizin çabalarıyla hedefliyoruz. Ülkece çok önemli hedeflerimiz var önemli bir dönüşüm sürecindeyiz. Bu önemli dönüşümde ‘ben de varım’ diyen tüm firmaları, Teknoloji Ödülleri yarışına katılarak rekabet güçlerini göstermeye davet ediyoruz. Seneye bu vakitlerde bir firmamız büyük ödülü alarak en büyük sevinci yaşayacak.”

Unutmayın, XII. Teknoloji Ödülleri'nin başvuru süreci yoğun ilgi nedeni ile uzaltıldı. Başvurular 14 Ağustos 2015 tarihine kadar yapılabilecek.

Teknoloji Ödülleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz www.teknoloji.org.tr web adresini ziyaret edebilirsiniz.

Haberimizi teknolojik ürünler geliştiren girimşimci ruhlu okurlarımız başta olmak üzere tüm okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunuyoruz.

Viewing all 87 articles
Browse latest View live